VİZYON
Kayıp medeniyetimizin peşindeyiz. Yitirdiğimiz hazinemizi arıyoruz.
Atalarımız insanlığa çok önemli değerler kazandırdı.
Yüzlerce yıl dünya, bu değerlerin etrafında döndü, karanlıklar bu değerlerle aydınlandı, insanlık bu değerlerle yolunu buldu. Medeniyet güneşimiz Doğu’dan doğdu, yükseldi ve tüm dünyayı aydınlattı.
Biz, kaybettiğimiz o ışığı arıyoruz.
Astronomi, tıp, matematik, kimya, fizik, felsefe, hukuk, sosyoloji, mimari, sanat, kültür, edebiyat, mûsıkî, hüsn-i hat... Bir milleti medeniyet sahibi kılan ve bu sayede tüm insanlığa önder yapan şey, tüm bu alanlarda en iyi olmaktır.
En iyi âlimlere, bilim adamlarına, düşünürlere, münevverlere, hekimlere, sanatçılara, gönül insanlarına sahipseniz, o zaman güçlü bir medeniyetin sahibi olursunuz.
Biz, âdeta etrafında dönüp dolaştığı dünyayı bir ay gibi aydınlatan, bu gönül insanlarımızı keşfetmeliyiz.
Dedelerimizin anlattığı, “Bin Bir Gece Masalları” aslında gerçekti. Dünya o zaman bizim medeniyet şehirlerimizin etrafında yaşardı. O şehirlerdeki sultanların, devlet adamlarının, ilim adamlarının, sanat adamlarının ve gönül adamlarının yaşadıkları hayat, o masallara dönüştü.
İbn-i Sina’nın eserleri, 700 yıl boyunca tüm Avrupa üniversitelerinde okutulurken, onun yaşadığı şehir ve hayat da masal olarak anlatılırdı aynı zamanda.
Farabi’nin astronomisi, Câbir’in matematiği, Sinan’ın mimarisi, İbni Haldun’un sosyolojisi, Itrî’nin mûsıkîsi, Şeyh Hamdullah’ın hüsn-i hattı ve bir masal kahramanı olarak onların hayatları dilden dile dolaşırdı tüm dünyada. Dinleyenin büyülendiği masallar, işte bu kahramanların gerçek hayatlarıydı.
İşte biz, bu kahramanların ayak izlerinin peşindeyiz.
Bizim şehirlerimiz öylesine güzeldi, öylesine etkileyiciydi ki, onları ancak masallarda görebilirdiniz.
Bu yüzden Bağdat, Kahire, İsfahan Bin Bir Gece Masalları’nın şehridir.
Bu yüzden Semerkant, Buhara, Taşkent irfan, hikmet, ilim şehridir.
Bu yüzden Kurtuba, Granada, Sevilla kelamın, bilimin, bilgeliğin ve mimarinin şehridir.
Bu yüzden İstanbul şehirlerin prensi, payitahtı ve tüm hikâyelerin ortak şehridir.
Bir masal şehri gibi, hepsi güzeldi, zengindi, renkliydi, derindi.
İşte biz, bu kayıp şehirleri arıyoruz.
Şehirlerimizde şimdi o masallar, o hikâyeler yaşanmıyor. Sanki batık şehir gibi onlar. O muhteşem medeniyetin şehirlerinde şimdi, acı, ıstırap ve gözyaşından gayri hikâye anlatılmaz oldu.
Bizim bu kayıp şehirlerin bulunmasına, bu yitik medeniyetin yeniden keşfine, yeniden bilinmesine, yeniden anlaşılmasına dair ahd ü peymanımız var.
Aynı medeniyeti yeniden kuramasak da, aynı masalsı hayatı yaşayamasak da, aynı kahramanları bulamasak da, çocuklarımıza gurur duyacakları bir geçmişimizin olduğunu anlatmak zorundayız.
Köksüz değiliz, yol bilmez değiliz, kimsesiz değiliz, cahil değiliz, adap bilmez değiliz...
Biz, yüzlerce yıl insanlığı aydınlatan bir büyük medeniyetin çocuklarıyız. Bu medeniyet bizim medeniyetimiz. Biz bu medeniyetin çocuklarıyız. O halde yitiğimizi bulmak da, yaşatmak da boynumuzun borcudur.
İşte biz, bu borcu ödemeye, bu yükün altına girmeye talibiz.
Matematikten mimariye, mûsıkîden astronomiye, hüsn-i hattan edebiyata kadar, ilmimiz de sanatımız da tıpkı şehirlerimiz gibi kayıp şimdi.
Biz, bir şehir kadar güzel, bir şehir kadar büyük, kayıp sanatlarımızı bulup ortaya çıkarmaya, yaşatmaya adadık kendimizi; bir arkeolog titizliği, hassasiyeti ve yöntemleriyle. Hüsn-i hat, tezhip, minyatür, ebru, naht, çini, kalem işi gibi tezyini sanatlarımızı anlamaya, öğrenmeye ve öğretmeye azmettik.
Osmanlı Türkçemizin zenginliğini, İslam Sanat Tarihi ve sanat felsefesini yeniden canlandırmaya çalışıyoruz.
Biz, bu sanatlarda ilahi aşkı, adabı, irfanı ve hikmeti bulmayı arzu ederiz.
Biz, yitiğimizi aramaya, bulmaya ve insanlığa kazandırmaya uğraşıyoruz.
Sizi de bu çabaya ortak olmaya çağırıyoruz.
Ahmet Sinan Günüç
BİKSAD Yönetim Kurulu Başkanı